logo

Paramparça 19. Bölüm izle

Özet: Ozan, babasının doğum günü hediyesi olarak aldığı otomobil ile büyük bir kaza geçirirken aynı saatlerde Gülseren ve Cansu’nun da başı derde giriyor. Gülseren boşanıyor Özkan’dan bir türlü boşanamayan, gördüğü şiddet ve baskı nedeniyle intiharın eşiğine gelen Gülseren bu kez Cihan ve avukatı Yıldırım’ın yardımıyla Özkan’dan boşanıyor. Ancak yine de kurtulamıyor.Çünkü Dilara ateşle oynuyor! Cihan ve Gülseren’den intikam almak için Özkan’ı şoför olarak işe alan Dilara, Cihan’ın çok sert tepkisiyle karşılaşıyor; Cihan, Gülseren dışında her şeyini kaybetmeyi göze alıyor.
Yayınlandı: 06/04/2015
MSFIGO demiş ki;
Berlindeki olay gercekten abartilimi yoksa gercekmi bu tartisilir. Herhalde kadin Jobcenter kirayi ödemedigi icin evini kaybetmesinden korktu. Durduk yere insanlar evinden olmak istemiyorlar. Her insanin bir kurulu düzeni var. Ben yillarca calismis ve belirli yasa gelmis ve sonra issiz kalmis kisilerin olaylarindan bakiyorum bu durumlara. Bazilari gelmis 60 yasina ve issiz kalmislar. Bunlarin emeklilik yasina daha birkac yil var. Herkesin basina gelecek bir durum. Ayrica ilk müraacatda islemler uzun sürdügü zaman geri ödeme yapiliyor (rückwirkend). Buda bazilari icin gec olabiliyor. Cünkü banka hesaplarindan her ay ödedikleri bir miktar var. Bunlar banka hesabindan cekildigi zaman (Lastschrift) ve para yoksa, banka geri cekiyor parayi. Buda durduk yere Girokontoya faiz-borcu geliyor. Bazi Jobcenter memurlari gercekten islerini iyi yapmaya calisiyor. Bazilarda yapmak istemiyorlar yada yapamiyorlar. Teoriyle pratik bazen tam tutmuyor maalesef
13.04.2015 - 22:22
0   0

SELİN demiş ki;
• Herkese selam . LaLem Hanım yine ortalığı yakıyorsun. Hikayeni biliyordum ama senin o, acıklı bir olayı bile anlatırken insanı gülümseten kaleminden tekrar okumak güzeldi. Gülseren’in kızının önüne kendini siper etmesi konusunda yazdıklarınsa satire ustalarının kaleminden çıkmış gibiydi. Yüreğine sağlık. Cansu karakteri banada yavaş yavaş antipatik gelmeye başladı. Bir taraftan oldukça akıllı bir kız olarak gösteriliyor öbür taraftan (mesela Gülseren Annesi’nin yaptıklarını göklere çıkarma konusunda) geri zekalılar gibi davranıyor. Ben Gülseren’in yaptığını yapsaydım benim oğlum mutlaka “anne sırf bize karşı kabalık yaptı diye genç bir insanın canı böyle yakılır mı ? diye bu davranıiı mı sorgulardı. Eşimse, bir olup kendisinin kemiklerini kıracak kadar döven insanları bile affedecek kadar engin yürekli biri ve Cihan Efendi’nin karakolda, kafasındaki yaraya bastırarak bir gence işkence yapmasını benim gibi barbarlık kabul ederdi. Ama seninde dediğin gibi biz şiddetin övüldüğü değil yerildiği bir ülkede yaşıyoruz. Ve bende senin gibi bundan çok mutluyum, hemde kim ne düşünürse düşünsün. Bu sahne konusunda çalışma grubumdakilerle uzun uzun konuştuk. 3 grubun üçünden de (toplam 66 kişi) (buna Gülseren hayranları da dahil) bu sahneleri güzel ve doğru bulan bir kişi bile çıkmadı, Allahtan.... Bu kadar güzel bir yorumdan sonra mükafat olarak senin sorularından birini daha cevaplıyayım. Bana, Wallraff’ın yaptığı araştırma konusunda yapılan bir reportajda bir kadının Job Center’den paramı almam iki ay sürdü bu nedenle kiramı ödiyemedim ve neredeyse evimi kaybediyrodum demesinden çıkarak, Berln’de iki ay kirasını ödeyemeyen biri evini kaybetmez ve Berlin’de belediye herkese bir sığınak göstermek zorunda olduğu için kimse sokakta yaşamak zorunda değil demiş ve bunun Berlin dışında böyle olup olmadığını sormuşsun. Bu senin bahsettiğin kanunlar , yani kiracıları koruma kanunları ve devletin herkese bir sığınak bulma mecburiyetini belirleyen kanunlar federal kanunlar, yani eyalete göre değişmiyor ve bütün Almanya için geçerli. İki ay kirasını ödemeyen kiracıya ev sahibi çıkış ihtarı gönderebilir ama hiçbir mahkeme bu ihtarı onaylayıp, kiracının evden atılmasını haklı bulmaz. Zaten ev sahiplerinin %99,9 u, onlara işlemler Job Center tarafından geciktirildiği için ödeme yapılamadığı zamanında bildirilir veya durum izah edilirse kiracıyı hemen evden çıkarmaya kalkışmaz. Kalkışsa bile mahkemenin bitmesi ve evden çık kararının alınması bir seneyi bulur. Yani o kadın olayı biraz abartmış. Evsizlere sığınak gösterme kanunu da bütün Almanya için geçerli. Burldukları sığınak tabii kiinsanın kendi evi gibi olmaz. Çoğunlukla bir odadan ve ortak kullanılan banyo ve mutfaktan ibaret olabilir ama kimse sokakta kalmaz. Ve sosyal konut idarelerinin bu kişi veya aileyi boşalan ilk sosyal konutu buna vermek mecburiyeti vardır. Uzun lafın kısası ne sebepten olursa evini kaybetmiş olan bir kişinin belediye’den kendine bir yer bulunmasını isteme hakkı ve belediyeninde onu bir yere yerleştirme mecburiyeti vardır. Ki bu dünyanın hakikaten sadece 5-6 ülkesinde var olan bir haktır ve hakikaten bir nimettir. LaLem’cim umarım sorunu yeterince cevaplandırabildim. Sana öperek veda etmeden önce bir şikayetimi belirteyim. SEMİRE’cime senin sözünü dinleyip bu bölüme yorum yaptı diye bin takdir ve renkli öpücükler ( bu da yeni icat herhalde, durup durup bir icat yapıyorsun ) gönderiyorsun, bense yorum yapıp birde senin sorularını cevaplandırdığım halde bana şimdiye kadar bir renkli öpücük bile göndermedin. Bundan sonra sorularını renkli öpücükleri kime gönderiyorsan o cevaplasın diyorum ;)))) /// Yeri gelmişken MSFİGO’cumun tek kişiye verilen sosyal yardım hakkı 850.-€ olamaz çünki ihtiyaç için verilen para 399,-€ ev kirasına ise 300- 350,- € arası ödeniyor bilgilerine değinmek istiyorum . 399,-€ konusu ve tek kişinin 50 metrekare büyüklükte bir ev tutma hakkı var konuları doğru. Ama ev kirası için ödenen miktar oturulan yerdeki kiraların durumunu belirleyen Mietspigel’e göre değişebilir. Benim yaşadığım yerde kira için ödenen para 385,-€. Kiraların çok yüksek olduğu büyük şehirlerde bu biraz daha artabiliyor ve kiraların düşük olduğu doğu eyaletlerinde ise daha düşük. Ayrıca bu 385,-€ ya yakıt parası dahil değil. Benim bulunduğum yerde yakıt parası olarak verilen ödenek 90,-€ ya kadar çıkabiliyor. Benim verdiğim bilgi bu verilere dayanıyor. MSFİGO’cum o 6 ay para alamayan gencin nedene ‘einstweilige Rechtschutz” yoluna başvurup acil kararı çıkarıp işlemlerini çabuklaştırma yoluna gideceğine belediye reisine gittiğini anlamıyorum. Almanya’da, bilindiği gibi Cumhur Başkanı bile el atsa bir daire herhangi bir sebepten bir işlemi yapamıyorsa faydası olmaz. Almanya’da 6 milyon insan sosyal yardımdan yaşıyor, ki bunların %20 si yabancı ve bu 6 milyonun %99 unun işlemleri zamanında yapılıyor. Aksayan olaylarda bu aksama seninde belirttiğin gibi çoğunlukla iki tarafında suçu olabiliıyor. Job Center’lere karşı açılmış davaların çoğu temel ödeneklerle ilgili değil kanunda yeri olan ama kesin belirlenmemi ödemelerle ilgili. Bunun sebeplerinden biri seninde dediğin gibi yeni memurların SGBII yi tam olarak bilmemeleri ve sistemin bazı yanlışları olması. Birde buna insan faktörünün yaptığı hatalar katılınca seninde, bizim danışman arkadaşlarında kitap yazabileceği durumlar ortaya çıkabiliyor. Ama benim için önemli olan bu ülkede hatalar yapılsa bile birisi dayısı olduğu için hakkını alırken öteki olmadığı için bir haktan yoksun kalıyor diye bir şeyin olmaması; bir hata yapılırsa buna karşı, parasını devletten alacağın bir avukat aracılığıyla dev ol cüce ol (mecazi anlmada) yerli ol, yabancı ol itiraz ve şikayet hakkının olması ve şikayetinin işleme konulup bir sonuca erdirilmesi. Tekrar söylüyorum: bu ülkede biraz yol yordam bilen, bilmiyorsa sosyal yardım kuruluşlarından yardım alan ve işini sıkı takip edip hiçbir şeyi ihmal etmeyen bir kişinin işi, karşısındaki memur insan olsada hayvan olsada ters gitmez. Unutmadan belirteyim: bazen mesleğinde daha yeni olan sosyal danışmanlarda herşeyi tam bilmedikleri için yanlış yollara başvurabiliyorlar ve bu da işleri aksatabiliyor. Ben buna da öok şahit oldum. Dedim ya insan faktörünün olduğu yerde hata her zaman olur ama istisnalar kaideyi bozmaz diye de bir kural vardır. Keşke bütün yanlış ve eksiklerine rağmen Almanya’da olan sosyal haklar dünyanın her ülkesinde olsaydı. O zaman dünyanın durumu çok daha başka olurdu. Ama senin yazdığın çok doğru olan bir şey var ki o da herşeye her zaman eleştirisel bakmak ve yanlışları görüp düzeltilmesi için diğer güçlerle birlik olup çalışmak. Sevgiler MSFİGO’cum. /// BERRAN’cım bir daha yazacağım satırlar sana olacak. Seni yine ihmal etmiş oluyorum ama LaLem’cimin diline düşmiyeyim diye önce onunla haşır neşir olmak zorunda kalıyorum hep. Bundan sonraki yazım sana hitap edecek ama bu gün birazda eşimle ığraşmak zorundayım. Ama bana yönelik ve sayfamızı güzelleştiren, her zaman manalı ve konuya uyan sözlerine teşekkürler . Bendende W. Shakespeare ait bir dize: “Hayat kısadır. Öyleyse hayatınızı sevin. Mutlu olun ve gülümsemeye devam edin. Sadece kendiniz için yaşayın ve konuşmadan önce dinleyin, yazmadan önce düşünün, harcamadan önce kazanın, dua etmeden önce bağışlayın, incitmeden önce hissedin, nefret etmeden önce sevin, vazgeçmeden önce çabalayın, ölmeden önce yaşayın. Hayat budur. Onu hissedin, onu yaşayın ve ondan hoşnut olun.“. hewrkese güzel bir Pazar akşamı…
12.04.2015 - 18:51
0   0

Ayisigi demiş ki;
Gercekten bende sevmedigim bir karekter olan Dilara yi elestirirken egleniyorum. Onun yaptiklari sacmaliklari yorumlarken cok egleniyorum-:)) Onun icin Gülseren karekterini yerden yere vurup elestirenleri cok ama cok iyi anliyorum-:) Buradan senariste sesleniyorum izliyeciler bile Hazala teshis koydu acilen tedavisi gerektigini anladi SENARIST ne zaman anliyacak acaba?
12.04.2015 - 15:04
0   0

TC Berran demiş ki;
DEVAM Evet LaLemcan, SELIN'cimle ve benim yorumumla ilgili sitayisli sözlerine tesekkürler.Ben bu konuda "cömez" den öteye gidemem Birikimim sadece ITK nin LISE kisminda 3 yil boyunca okudugumuzFELSEFE, PSIKOLOJI,SOSYOLOJI ve MANTIK derslerinde ögrendiklerim.Ayrica bir zamanlar enistem o Fkultede Prof.tu (yani DAYIM gibi;-)) ) cok israr etmisti PSIKOLOJI Bölmünü isaretlememi (eskiden öyleydi)gerci bende istiyordum ama Yurtdisi daha agir basti.(68 Kusagi olaylari, 6.FILO 3 fidan.-(((veee bu Dizi basladigindan beri bu GENler konusuyla cok ilgileniyorum ve SELIN 'cimin bu konuda yazdiklarini kopyalayip arsivliyorum!! Sözlerimi yine MEVLANA ile bitiriyorum.Güzel bir PAZAR öptüm cok Hiç bir zaman geç kalmadınız, Kaç kere yoldan dönmüş de olsanız, Kaç kere döndürülmüş de olsanız, Dünyanın yükünü taşıyor da olsanız, Hayatınızdaki her şeyden kendinizi suçlu hissediyor da olsanız, Kendinizin “Yüreğiniz” tarafından kabul edileceğine inanmıyor olsanizda,Siz yine de kendinize, yüreginize yürüyn
12.04.2015 - 14:02
0   0

LaLem demiş ki;
Herkese günaydın. Selin cim bende yine bana benim bölümde dikkatimin kaçtığı noktaları gösteren güzel yorumunu berran dost un tabiriyle zevkle okudum, eline sağlık ve tamamınla hemfikirim. Gerçi şimdiye kadar yazan yorumcular, kendilerine has güzel yorumlarıyla bana yazacak bir şey bırakmadılar ama senden yine kaytarıyorsun sözlerini işitmemek için bende birşeyler karalıyayım bari. DİZİ YORUMUM: Gülseren, cansu kompir macerasının lanse ediliş şekliyle ilgili olarak bendeki ilk intiba da selin inkine benziyor bende “zavallı cansu zenginlik başa bela, insanın sokakta kompir yemesine bile engel oluyor diye düşünmekten alamadım kendimi. İçimden hele birde insanın sokakta satılan şeyleri pis diye küçümseyip yedirmeyen dilara gibi kötüler kraliçesi bir annesinin bunu yaptığını düşününce şu cansu ne çilekeş bir kızmış demek geldi içimden. Sonra birden benim annemin de bize bunu yasakladığı ve simiti bile bildiği fırından aldırttığı aklıma geldi. O ne zengin ne de dilara gibi kötü. Ayrıca itiraf etmeliyim ki bende çocuklarıma aynı şeyi uyguladım. Anladım ki bu konu benim için tehlikeli, en iyisi burada kesmek... Zavallı cansu yine kompir yiyemedi kendine çarpan iki ayı yüzünden. Ama gülseren annesinin ne kahraman olduğuna tanık oldu mükafat olarak. Gülseren in karşıdan kızının iki gençle konuştuğunu görünce (ki karşıdan görünüş hakikaten bundan ibaretti ve saldırı falan yoktu) kahramanca bir tavırla koşup kendini kızının önüne atınca bende kendimi çanakkale muharebesini konu eden bir filmde hissettim ve arkadan bas bir sesin “ arkadaş düşmanları vatanına uğratma sakın./ Siper et gövdeni dursun bu hayasızca akın” dizesinin söylenmesini bekledim. Tabii bununla kalmadı , cansu kızı gibi kendisiyle doğru konuşmaya davet ettiği bu iki ayıdan biri “konuşmazsam ne yaparsın” diyene ne yapabileceğini gösterdi, önce önünde siper olduğu kızını birden sipersiz bırakıp yol kenarında özel bu iş için bırakılmış bir şişeyi ancak korkusuz bir kahramana yakışır bir tavırla kaptığı gibi olay yerini terketmek üzere ikisine de arkalarına dönmüş olan gençlerden birinin kafasına patlattı. Büylece kendisiyle ve kızıyla doğru konuşmayan gence haddini bildirdi Böyle bir tavra ben “bravo gülseren” diyemiyeceğim. Birincisi ben sırf bana doğru konuşmadı diye ne kadar ukala olursa olsun bir gence kıyıp kafasında şişe patlatmayacak kadar yufka yürekliyim. Ama en önemlisi benim annem bana problemleri şiddete başvurmadan çözmem gerektiğini, hatta bana vuran bir çocuğa bile vurmayıp gelip ona söylemem gerektiğini öğretti. Bu yetmiyormuş gibi birde gözümde büyüttüğüm bir ülkede yaşıyorum ve bu ülkede insanlara ana okulundan itibaren sorunları şiddete başvurmadan çözmek gerektiğini, gergin olan ortamlarda yapılacak tek şeyin o ortamı terketmek olduğunu öğretiyorlar . Ayrıca böyle bir durumda gülseren böyle hareket ederek hem kızını hemde kendisini tehlikeye attı. Arkadaşının kafasında şişe patlatıldığını gören genç arkadaşının bu halini görünce galeyana gelip asıl ondan sonra gülseren e ve kızına saldırabilirdi. Ben düşünceli bir anne olarak kahraman olmaktan vazgeçer ve emniyeti için kızımı alır oradan hemen uzaklaşırdım. Karakolda olanlar konusunda selin in yorumuna kelimesi kelimesine katılıyorum. Daha önce bu bölümde cansu ya sinir olduğumu yazmıştım. işte sinir olduğum ilk hareketi ni burada sergiledi. Annesinin ve babasının şiddet gösterisine yılışık yılışık büyük bir hayranlık gösteren tavırlarını sevmedim. Aslında kızın suçu yok, onu yetiştiren babası ali kıran baş kesen, kimi yakalasamda duvara dayayıp boğazını yapışsam diye aranıyor (onun boğazına yapıştıklarının sa eli armut topluyor, kimse elini bile kaldırmıyor ne keramatse) , öz babası zaten psikopatın teki, öz annesinin de kavgacılık ve olur olmaz şeylere horozlanmak konusunda sicili pek parlak değil. Ama cansu ya asıl kızdığım şey onu yetiştiren ona 15 sene emek veren annesine karşı gösterdiği nankörlük. Hazal ın nankörlüğüne karşı herkes çok duyarlı ama cansununkini pek gören yok. Acaba dilara arkasında durmasa hırsı olmasa, kızını ata binmek veya vçs gibi şeylere yönlendirmeseydi cansu şimdi bu kadar iyi bir binici olabilecek miydi. Yapılan konuşmalardan at binmeye çok küşük yaşlarda başlamış. O yaşlardaki çocuklar yönlendirme olmadan kendiliklerinden böyle şeylere kalkışmazlar. Aslında onu bir süre hazal ın büyüdüğü evde ve yaşadığı şartlar altında kerimanla yaşatmak gerekti bakalım o zamanda gülserenin durup durup kızım diye öpmesi ona yetecek miydi. Ha.. şimdi o durup durup gaipten gelen bir ses gibi türeyen birileri “bu nihayetinde bir dizi, dizide olanları bu kadar önemsediğininize şaşıyorum, seyret ve sorgulamadan eğlen nihayet diziler eğlenmek için yapılıyor” veya “madem beğenmiyorsun ne diye bu diziyi seyrediyorsundiye yorum yapanlar olacaktır mutlaka. Onlara cevabım şöyle: madem ben bu diziye yorum yapmaya karar verdim , o zaman ciddiye alıp olayları ve karakterleri olayları olmuş ve karakterleri varmış gibi yorumlamalıyım. Bir ciddiye alıp yorumlar arkasından boşver bu dizi dersem kendimi biraz şizofrenlere benzetirim. İkincisi bende böyle eğleniyorum. Herkese güzel bir Pazar günü dilerim.
12.04.2015 - 13:54
0   0

TC Berran demiş ki;
DEVAM; MEVLANIN sözleriydi!!! NAZIM HIKMETI ben dün göndermistim esasinda. Neyse Sevgili LaLemcan, Mevlanin sözleriyle bütünlestirirsek HAYATININ ASKI" seni coktan bekliyormus burda .Evet burdaki cektiklerimizide yine Ünlü birini "ILK NESIL, IGNE DELIGINDEN GECTILER" benzetmesine katiliyorum. Ayrica TR.dede hala devam ediyor susturmalar ve onun en canli örnegi TÜRKAN SAYLAN di nurlar icinde yatsin;-(( Bu konuda DESTANlar yazsak kafii degil:-((( Ama su anda birikim ve bilgilerinle harika evlatlar yetistirerek yasadimiz Topluma katki sagliyorsun. Hele SANATCI kizin onada sevgi ve selamlar (tabii digerlerinede sevgiler:-) ve basarilarinin devamini dileriz vede haberlerini SIK-SIK bizle paylasmani dilerim.Senin ve tüm Ailen icin herseyin güzelinie sahip olup mutlu oldugun bu Ülkede huzurl,basarili ve güzel bir yasam dilerim Iyiki varsin canim ALLES GUTE.-)) Hazal ile ilgili yazdiklarimi psikolojik acidan begenmene sevindim.Eeee..biz kimin cömezleriyiz?kac seneden beri SELINcimi takip ediyoz
12.04.2015 - 13:22
0   0

TC Berran demiş ki;
Merhabalar ve iyi pazarlar herkese; Sevgili LaLemcan samimi sekilde bizimle paylastigin Hayat hikayeni bir bölümünu yasadiklarini ve o zamanlarki Tr.gerceginin TABLOSU bizlere sunduguna aci gercekte olsa "HUT AB" Körpecik bir genckizin ögretmenlik veya PEDAGOG' gibi kutsal meslegin hayallerini nasil karatildigini bir kez daha sanciyla okudum.Hani Halide Edip Adivr veya ZORBAS filmindeki (ANTHONY QUINN) sahneleri gözümün önüne geldi.Sanki simdi degistimi?? Daha kötü ve dahada kötüye gidecek.Zira $ERIA Rejimin ayak sesleri basladi schon lange:-() Evet canim burasi herseyi yazmak icin kisitli ve olanalar imkansiz.Malum nedenlerden dolayi. Ancaak anlattigin Hikaeynin en önemli kahrmnini burdan selamlaiyor(yoldas selamli ile) ve sevgilerimi göneriyorum.HAYATININ A$KI olma sifatina sebep oldugu icin.ISE BUDUR!! Türkiyede ve devaminda cektiKlerin, demekki armagani buymus!!! Tipki"ÜZÜLME! ISTEDIGIN BIRSEY OLMUYORSA,YA DAHA IYISI OLACAGI ICIN;YADA GERCEKTEN OLMAMASI GEREKTIGI ICIN OLMUYORDR
12.04.2015 - 12:58
0   0

TC Berran demiş ki;
Bakmayın siz benim kuru bir yaprak gibi sallandığıma... Köküm sağlamdır sarsılsam da kopmam dalımdan... Öyle kolay değil, rüzgarın önüne kapılıp gitmem... Son ana kadar `vazgeçmem` yaşamaktan... Ne fırtınalar koptu, benim hayat dallarımda... Hiç birinde vazgeçmedim umutlarımdan... İçimde kıyametler kopsa da. Ben baharıyım yarınlarımın, Çiçek açarım her kışın ardından! Nazım Hikmet
12.04.2015 - 12:15
0   0

Semire demiş ki;
Her kese selam! Lalemcim! Sana da kocaman sevgiler ve de pembe öpücükler gönderiyorum. Canım, ben sizlerde durumun bahs ettiyin gibi olduğunu bilmiyordum. En azından bura gelenler her şeyin pembe olduğunu söylüyorlar. Bu dayı konusu galiba biz türk dünyası insanının ortak derdi. Sezen Aksu ne söylemiş? "Her kesin birer münasip dayısı var. İnsan oğlu bu iyisi ,ayısı var." Ama bu gedişatla korkuyorum hepimiz birer ayıya dönüşeceyiz. Nedir bu milletin kafa yapısı bir anlasam? Biz de vahşi doğu anlamında ileriş vardı bir zamanlar. Ama son yıllarda öyle şeyler yaşandı ki, sanırım vahşi doğululuğa 180 derece dönüş yapıyor insanlarımız. Bu da ben korkutmuyor değil. Televizyonlarda falçı, cahil insanların reklamları bilgili, güzel, medeni, kültürlü insanların görünmesinden daha fazla yer almış durumda. Bu da bana göre cahilliye geri dönüşün göstercisi. Öptüm
12.04.2015 - 10:37
0   0

LaLem demiş ki;
Herkese merhaba. Herşeyden önce semire can a beni kırmayıp yorum yazdığı için özel büyüklükte ve bilhassa güzel bir renkte koskocaman bir öpücük. Yorumundaki deyimler ve ata sözleri çok sevimli ve bu bölümden sonra vardığın „herşey fazla abartılı“sonucuna bende vardım.// Berran dost sen bana pedagog olarak bazı şeyleri daha iyi izah edebileceğimi yazmıştın bir yorumunda ama aslında senin pedagojik ve bilhassa psikoljik bilgilerin bana on basar gibi. Benim pedagogluğum zaten nerdeyse elli yıl önce daha çiçeği burnunda bir gençken sizlere ömür oldu. Neden dersen daha önce anlatmıştım ama sen okumamış olabilirsin diye kısa bir hatırlatma yapayım: benim öğretmen olarak mezun olduğum yıllarda öğretmenlerin 5 sene mecburi hizmet mecburiyeti vardı ve bunun iki senesini doğuda yapması gerekiyordu ama kadın olduğumuz için devletimiz bizi can güvenliğimizin olacağı bir yere gönderir düşüncesindeydik, gençlik işte… O zamanlar da şimdi olduğu gibi cennet vatanım da „dayın varsa işin kıyak, dayın yoksa halin kayık “ kanunları geçerliydi (ne güzel dimi, bazı milli değerlerimize o kadar bağlıyız ki bu değerimizi aradan yarım asır geçtiği halde bütün iç ve dış düşmanlarımıza karşı etimizi dişimize takarak koruduk). Bu kanunlar gereği cennet vatanımın melek idarecileri başımıza gelebilecekleri tahmin ettikleri halde dayısı olmayan (mecazi manada) beni ve yine benim gibi dayısı olmayan benim devremden başka bir genç kızı mecburi hizmetimiz yapmak üzere taşlanacağımızdan emin olunabilecek o zamanlar daha da vahşi olan vahşi doğunun ücra köşesindeki bir diyara öğretmenlik yapmaya gönderdiler. Bizim devrenin dayısı olan (yine mecazi anlamda) iri yarı delikanlıları da tabii ki doğu hizmeti yaptılar ama onların gittikleri doğu ilçeleri izmir’in en fazla 100 km doğusundaydı. Uzun lafın kısası 6 aylık doğu hizmeti sırasında başımıza gelmeyen kalmadı ve son olarak birde taşlanınca izmir e dönüp öğretmenlikten istifa etmek zorunda kaldık, çünki başımıza gelenler ve hele taşlanma olayı çalıkuşu romanındaki gibi romantik değil, aksine insanın yıllarca kabus görmesine sebep olan bir olay. Zaten o olaydan sonra bir daha çalıkuşu kitabını elime bile almadım. Sonuç olarak hem devlete olan tazminat borcumu ödeyebilmek ve hemde ailesini ve 5 çocuğunu geçindirecek diye ağır işlerde çalışmaktan kamburu çıkmış babama daha fazla yük olmamak için, kıyas yapıyor ve nimetlerini görüyorum diye gözümde büyütmekle suçlanıp kınandığım bu ülkeye işçi olarak geldim ve işçi olarak yaşadım.İyiki de gelmişim. Fabrika da işçi olarak çalıştım ama insan gibi yaşayıp, emeğiminde hakkını aldım. Kazandıklarımla sadece kendi hayatım kurtulmadı kardeşlerimi okutup anne ve babama biraz da olsa rahat bir hayat sağlayabildim ve burada hayatımın aşkını buldum. Yani senin anlıyacağın bana tam anlamıyla pedagog denemez. Bu ara nameden sonra sadede geliyor ve yukarıdaki konuya devam ediyorum: dediğim gibi selin cimin kendi bilgileriyle güzel harmanladığı senin psikolojik bilgilerin sayesinde hazal konusu bence çok güzel açıklandı, senin tabirinle „taşlar cuk gibi oturdu. Haa.. bence sen susuz dede yi selin e değil bana sor. Çünki ben onun bir kere bile gidip orada ip dolayıp adak adamadığından ve fal baktırmadığından eminim;)) Benden sana bizim kaplıcalarımız dolusu öpücükler. Yarın devam ederiz, uykum geldi, herkese iyi geceler.
12.04.2015 - 01:34
0   0

Daha Fazla Yorum
Yorum Yap

Dizinin Diğer Bölümleri
Yerli Diziler
Eski Diziler
Yabancı Diziler