logo

Paramparça 24. Bölüm izle

Özet: Gittikleri restoranda Gülseren’in hakarete uğramasıyla çılgına dönen Cansu ortalığı birbirine katar. Üzerine bir de, Cihan ve Gülseren’in ‘yasak aşk’ haberi eklenir. Olanlara daha fazla dayanamayan Gülseren, Cihan ve Cansu’nun tüm engelleme çabalarına rağmen evi terk eder. Hazal’ın şımarıklıkları herkesi bezdiriyor Cansu de tıpkı öz annesi Gülseren gibi inatçı çıkmıştır. Gülseren ne kadar kaçarsa kaçsın Cansu pes etmez. Ölümden dönen Hazal’ın şımarıkları ise artık arkadaşlarını da bezdirir ve Hazal bir anda kendisini yapayalnız bulur. Üstelik Cihan da onun rol yaptığının farkına varmıştır
Yayınlandı: 11/05/2015
TC Berran demiş ki;
AYISIGI seninle ilgili gecmisten 16.05.15 te yazdim. Buda MELIS ile ilgili coktandir yazmak istedigim aciklama idi.Sende bir alemsin.Icerigini anlamadinmi??? Mersi seninkilerde güzeldi. ALZHEIMERLI Es ve Prof.un hikayesini biliyordum.Eskiden mail yoluyla cok gelirdi böyle damardan giren iletiler.Seninde parmaklarina saglik!!!
18.05.2015 - 22:40
0   0

Aysigi demiş ki;
TC BERRAN sana kisa bir soru,bu tarihli 18.05.2015 - 09:26 yorumunda beni mi,Msfigo yu mu yoksa Melisi mi kast ettin? Böyle isim vermeden yazildigi icin insanin üzerine alinma riski var! Insan dizeleri harikaydi,ekleyen parmaklarin dert görmesin.
18.05.2015 - 15:06
0   0

TC Berran demiş ki;
Sevgili LaLemcan. ...SORRY canim:-(( linc kelimesi iyi olmadi :-( özuür dilerim."BALKONA CIKMA" mecazi idi:-))) O konuda o zamanin Babalari her Aileden öyleydi. Zira gencler tipki $M de oldugu gibi gerci YUNANISTAN ve ADALAR,ITALYA ,ISPANYA ve..Akdeniz Ülkelerinin hepsinde var.Yani köse baslarinda sürekli dikilip sonra o zamanlarin tabiriyle volta atarlardi:-))) Eski TÜRK filmlerinde vardir.Hatta muzikal sahne oyunlarinda sonra DANS edilir.RIVER DANCE ta bile vardi !! Neyse yine derine indik.NOSTALJI yaptik sayende...Fikrimi soracak olursan hersey eskiden daha güzel ve lezzetliydi. Kizlr ayri bir özen gösterirlerdi sirf bakisacagi icin!!!Sonra PASTANE VE CAY BAHCESI derken Cafe ve AVM lerdeki Cafeler!!!Veeee...akilli telefonlar ve tabletler...Yani bakisma bile bu aygitlarla oluyor:-((((((((( YENI Bir haftaya girerken Pessimistligi birakalim. Ancak regional tv programinda bir konuyu tartistilar ve kitap tavsiye ettiler, SELIN'cim muhakkk bize aciklar Söyleki :"POSITIVES DENKEN MACHT KRANK deutschen Psychotherapeuten Günter Scheich Eine weltweit erste umfassende Kritik des Positiven Denkens auf der Basis der wissenschaftlichen Psychologie wurde von dem deutschen Psychotherapeuten Günter Scheich vorgenommen.[1] Sein Buch »Positives Denken macht krank. Vom Schwindel mit gefährlichen Erfolgsversprechen« gilt schon seit der Erstauflage von 1997 als Standardwerk.[2] Psychologen und Psychiater warnen ausdrücklich davor, dass die Methoden labile und depressive Patienten weiter schädigen können. Besonders bei unkritischen Menschen können sie auch zu einem Realitätsverlust führen" .Ne dersin buna simdi??Seninde YORUMU'nun güzel oldugunu yazmistim.Seninde yüregine ve parmaklarina saglik. Ben tüm yazdiklarina katiliyorum.Fragman yine dehset sahneleriyle dolu. Sanki ÖZKAN kendine zarar veriyor. Bence showdan baska bir sey degil. Dünyada hergün ne olaylar sahit oluyoruz.Burda olanlara kendini üzme sanki baska bir SITE mi yok.Gerci burasi gibi biraz zor:-( Gecen KARABURUN du bu kez Karsiyakadan Menemene kadar dolu sevgilerle öpüyorum*_*
18.05.2015 - 10:39
0   0

TC Berran demiş ki;
İnsan - İnsan biraz çocuk olmalı, bir balon gördüğünde istiyorum diye tutturup ağlayabilmeli. İnsanin bir annesi olmalı eteğini çekiştirebileceği... İnsan yolda yürürken biraz da etrafına bakmalı değişik hayatları görmek için. İnsan gecenin bir vakti yatağından fırlayıp seni seviyorum diye bağırmalı. İnsan sabah uyandığında yatağının başucunda bir gül ile bir not bulmalı: "Uyandırmaya kıyamadım..." İnsan heyecan duymalı yeni günün getirdiği ışıklar için. İnsan sinirlenmeli, kavga etmeli inandığı değerler için. İnsan arada aşık olmalı sonunda acı olduğunu bilerek... İnsan bazen de sarhoş olmalı, bir türkü tutturup sokakları arşınlamalı. İnsan anlamsızca beklemeli telefonun çalmasını belki arayan odur diye... İnsan efkarlanmalı tabi biraz da; belki hiç olmayacak şeylere sırf efkar olsun diye... İnsan ara ara kocaman olmalı dünyalar kadar; herkesi kucaklamalı. İnsan bazen kendi olmalı bazen herkesten bir parça... İnsan bazen de aptal olmalı inanmak istediği şeylere inanmalı. İnsan gerçek olmalı rüya görebilmek için. İnsan ölmeli zamanı gelince; ama zamanı gelince...
18.05.2015 - 09:31
0   0

TC Berran demiş ki;
Merhabalar ve herkese stressiz, huzurlu ve günesli bir hafta dilarim.MEVLANA' nin dedigi gibi DÜNKÜ LAFLAR DÜNDE KALSIN;YENI SÖZLER SÖYLENMESI GEREK CANCAGIZIM!! Sevgili SELIN'cim gectigimiz haftanin olaylari ile ilgili acikmalarin icin bilhassa tesekkür ederim.:-)) Sayet öyle bir sey olsaydi bende gidecektim inan.Ancak yazdigim gibi; Öyle bir insan degildi.Bize (daha önceki yorumdaslar) ara-sira fevri karsiliklar verirdi.Hatta esprilerimiz olurdu.Valla ne diyecegimi sasirdim.Yerden göge haklisin sasirmkta Ancak diger konuda Lütfen yanlis anlama seni karistirmak degil maksadim. Zira kendisi her firsatta; Berran ve Arkadaslari diye hala sikayette bulunuyor. Onada 2 kez ÖZÜR yorumu yazdimki.Gerriye dönük okunsa son aylarda burda olanlarla mukayese bile edilmez.Biz veya ben kendisine ne öfkeli nede alayli yazdik.(kendi denizasiri arkadaslari yapti ama).Bizim anlasamadigimiz herhangi bir oyuncu fanatikligi degil "KONU" idi!!! Örnegin sürekli ENSEST konusunda anlasamiyorduk. Ben kanbagi olmadikca ilmen olamaycagini yazdim sürekli.O Bir kardesin( ÖGZ+KG de oldugu gibi )digerinin sevemeyecegini yaziyordu ve israr ediyordu.Kabul ediyorum ETIK degildi. Ancak ENSEST hic ! degildi. Ayric bizi grup olarak elestirirken kendi denizasiri Dostlarida masallah burda gerek M. veya S. ki (kendileriyle hicbir sorunum yoktu. Az firtinali günler yasatmadilar.Bunlari aynen böyle aciklamasi icin eski bir Yorumdas'a burdan maille yazmasini rica ettim ve Hatami sonra( Yok nifak ve kin iceriyormus ve kiskirtmisim..)farrkettim.Kendimi savunmadan elestiri yagmuruna maruz kaldim..Yani OLAY böyleydi.Ne fazla ne eksik.Ben aciklamak istedim Ayrica ben MELIS'i Izmirli ve Atatürkcülügü nedeniyle begenmistim!!! NEyse artik bu konuyu tam NOKTA koyuyor ve kendisinden özrümü kabul etmese bile( Bu ne KINDARLIK?? onuda anlamis degilim:-((( )Konuyu orda burda yazmaya devam ederse sikayet edecegimi belirtmek istiyorum.Senide üzdüysem bagisla beni. DIZI YORUMUN SUPER di!!! tam Assolist isi olmus ipek yüregine saglik:-)) Buda arsivlik !! Bilhassa Babanin HATA konusunda genclere ögütleri ve Ozan ve Hazal konusunda yazdiklarina katiliyorum.Tavsiye ettiklerimi begenmene cok sevindim.Bende seni KÜLTÜRPARK büyüklügünde öpüyorum canimmm-Iyiki varsin ve varsiniz*_*
18.05.2015 - 09:26
0   0

SELİN demiş ki;
Herkese selam. LaLem’cim seni kıracağıma kafamı kırarım. Mademki benim adına senin aldığın maaşın hakkını vermem gerek işte sana DİZİ YORUMUM: Gülseren bu bölümde de ne vefakar bir sevgili ne de cefakar bir anne olmadığını tekrar gösterdiği halde Cihan tarafından böyle görülmeye devam etti. Demek ki hakikaten aşkın gözü kör ve LaLem’cimin dediği gibi bir erkeğin hayatındaki ikinci kadın birincisinden daha kıymetli oluyor (o ayakkabı köselesi, bel kemeri ve baş tacı hikayende bayağı enterasandı). Dilara yaptığı hataların cezasını yapmadığı şeylerle suçlanarak çekiyor. Ona acımak gelmiyor insanın elinden. Bazen ilahi adalet böyle gerçekleşebiliyor. Cihan’ın oldukça yaralı bir insan olduğu bu bölümde tam açıklığa kavuştu. Babası annesini terketmiş ve anladığım kadarıyla anne çocuklarını yalnız başına büyük zorluklarla yetiştirmiş bir kadınmış. Cihan annesini hem çok seviyor hemde ona çok acıyormuş anladığım kadarıyla. Bu nedenlede Cihan bence Gülseren’de biraz annesini buluyor ve bulduğu için de onun her yaptığını dev aynasında görüyor. Ayrıca Cihan’ın neden babasına, ona yaptığı her kötülüğe rağmen boyun eğdiği anlaşıldı : annesinin vasiyetini yerine getirmek için. Ama oğlu Ozan’a annesi için söylediği sözler onun bu konuda ahlak değerleri yüksek bir insan olduğunu gösteriyor. Eşlerin boşanma sürecinde çocuklarını kendi anlaşmazlıklarından uzak tutmaları gerekirken Dilara’nın Ozan’a devamlı babasını kötülemesi affedilmesi zor ama sık görülen bir vaka. Hele eşlerden biri daha boşanmadan başka bir kişiyle bir gönül ilişkisine başlarsa. Boşanma olayına tarafların ailelerinin karışması da yanlış olsa bile bizim toplumumuyda sık görülen bir vaka. Hele eşlerden biri boşanmak istemiyorsa. Aileyi korumak ve bir yuvanın yıkılmasını önlemek kisvesi altında tarafların anne ve babaları bazen affedilmesi zor şeyler yapıyorlar, hatta suç bile işledikleri oluyor. Benim yaşadığım en kötü olay eşini başka bir kadın yüzünden boşamak isteyen adamın babası bu kadını tuttuğu adamlara tecavüz ettirmişti, diğer olayda da baba kendisi metresi bıçakladı. Hakaret etmeler, yoluna çıkmalar, tehdit etmeler, iftira atmalar zaten sıkça yaşanan müdahele çeşitleri. Bütün bunlar doğrudur demiyorum sadece oluyor diyorum Rahmi’nin yaptıklarına şaşıranlara. Cihan bu bölümde çok doğru bir şey daha söyledi: “annen bu evliliğin bittiğine hala inanmak istemiyorda ondan bunları yapıyor dedi.” Bu bizimde çok sık rastladığımız bir fenomen. Bazen eşi tarafından çok kötü muammeleye maruz kalmış kadınların veya yabancılarda sevgisiz ve saygısız bir evliliğin bitmesini kabul etmek bile boşanmayı kabul etmeyen taraf için çok zor oluyor. Bu yazdıklarımın yapılanlar doğrudur böyle olması gerekir demek istiyorum diye yorumlanmamasını rica ederim. Tabii ki yanlış ama öyle yaşanıyor. LaLem’cim çocukların anne ve babanın ilişkisine karışmamaları gerektiğini söylemişsin. Haklısın ama bu mümkün değil. Eşlerin ayrılması bir aileyi derinden sarsan bir olay. Ozan gibi yetişkinliğe ayak basmış bir çocuğun suskun kalması mümkün değil. Ben çocukların hata yapan yetişkinlere hatalarını söylemenin saygısızlık olmadığını öğrendim annem ve babamdan. Babam haksızlık haksızlıktır, hata hatadır bunu anne baba yapsa bile. Eğer çocuklar sırf saygı nedeniyle bu konularda eleştiri yapamazlarsa sonra başımızda bizi kötü idare edenlere ve insanlara haksızlık yapanlara karşı da başkaldıramazlar, ama insan aile büyüklerinin yanlışlarını ve yaptıkları hataları eleştirirken bunu saygılı bir şekilde ve şahsi hakaret haline getirmeden yapmak zorundadırlar derdi. Ben burada Ozan’ın tavrını çok saygısızca buluyorum. Kızgınlıkla böyle yapsa bile sonradan gidip annesinden özür dilemesi lazım; söylediklerinin içeriği için değil, söyleme tarzı için. Bende LaLem’cim gibi Candan’ın uzun yıllar arkadaşlık yaptığı, ki Alper’in kendisine “biraz evvel Candan’la Dilara burada berberdiler” dediğinde “ eee.. ne olmuş, bu şaşılacak bir şey mi onlar ne zaman ayrıldılar ki” demesinden bu kesinlikle anlaşılıyor, Dilara’yı, Dilara onu bıraktıktan sonra kibirli etc. sözleriyle eleştirmesi ve biz hiçbir zaman arkadaş değildik demesini yanlış buluyorum. Ayrıca Dilara’yı devamlı kötü şeyler yapmaya teşvik edenlerden bir de oydu. Dilara’nın Özkan’ın davasını alması konusunda Candan’a kızmasını ben anlıyorum. Bu bölümün en çok güldüğüm sahnesi: Gülseren ve Cihan’ın gece dışarda beraberken Gülseren’in cidden ergen gibi aaa.. bak bir yıldız düştü, hadi dilek tutalım deyince Cihan’ın “o yıldız değil uçak dediği sahneydi. MSFİGO’cumun tabiriyle cidden koptum. Sonrası komik bile değildi. Cansu’nun Dilara annesine, onu arayıp sormamakla yaptığı nankörlükle Hazal’ın yaptığını aynı görmüyorum. Cansu’nunkinde kısmen Dilara’nın onu yine yanına gelmek için ikna etme çabalarından kaçış var. Dilara belki hiç bunlardan ve Gülseren’den bahsetmeden ara sıra buluşup zaman geçirelim dese ve bunu yapabilse Cansu bence daha başka davranır. Hazal’ın nankörlüğünde Gülseren’i küçük görme ve onu görünce eski kötü hayatını hatırlamanın verdiği olumsuz duygular var. Zaten fazla derinden sevebilen ve bunu gösterebilen bir çocuk değil. Birde üstüne Gülseren tarafından aşırı sevgi gösterisiyle fazla şımartılmış bir çocuk. Hazal’ın terapi olayının nasıl devam ettiği konusunda pek bilgi alamıyoruz. Ama terapi bir seansta yapılmaz. En az 10 ve normal olarak 20 seans sürer ve her seans arasında 3-4 hafta olması gerekir. Yani Hazal’ın en az bir sene terapi görmesi gerek ki davranışlarında bir değişiklik olabilsin. Artık Rahmi’nin sırf kendi çıkarlarını düşündüğü için Dilara’nın yanında olduğuna artık tam inanmıyorum. Bu ön planda olsa bile, o bu evliliği koruyarak, bilinçaltında zamanında koruyamadığı kendi ailesini ve evliliğini korumaya çalışıyor. Gülseren’e karşı tutumu konusunda LaLem’cimin değerlendirmesine katılıyorum. Ama ben hala Dilara’nın Rahmi’ye karşı tutumunu tam çözemiyorum. Bence Dilara Rahmi’yi cidden baba gibi seviyor (tabii sevebildiği kadar). Ona karşı sevecen, anlayışlı, saygılı , açık sözlü ve cömert. Bunu sadece Rahmi Cihan’a karşı onun yanında duruyor diye yaptığını sanmıyorum. Bu tutumunun bence kendi babasıyla bir ilgisi var. Belki zamanla Dilara’nın çocukluğu hakkında da birşeyler öğreniriz. Evet LaLem Hanım, yine yazacak birşeyler buldurdun bana, mutlu musun?. Herkese sevgiler.
17.05.2015 - 23:45
0   0

Semire demiş ki;
Canım MSFIGO! Kalp kalbe karşıdır derler:)
17.05.2015 - 22:20
0   0

Semire demiş ki;
Canlar! Şiir gafiyesiyle ilgili yazımın başı çıkmamış. Oradakıları kısaltarak bir daha yazmak istedim. Canlar! Ben dostlukların daim devam etmesi için bir şiir yazıyorum, ama bir gafiyede yardımcı olmanızı istiyorum ki, şiirimiz ortak olsun. Durum şöyle ki, ben bu gafiyeye uyğun gafiye bulamıyorum sizin yardımınızı istiyorum. Gafiye şöyle MSFIGO VE AZERİ DOSTU bunda yardımcı olursanız, daha sonra bir tek MSFIGO-nun gerçek ismini bildiyim için bu gafiyede MSFIGO yerine can dostumun kendi adını yazıp, ona armağan edeceyim.
17.05.2015 - 21:28
0   0

MSFIGO demiş ki;
Semire, burda Istanbul masalini görürken, ayni seyi bende düsündüm ;) Telepati oldu galiba ;) Orayada tasinmak isterim ;) Ayrica admin beyler MARAL dizisinin bir yerde gösterildigini yazmislardi. Sayfanin adini yazan olursa sevinirim.
17.05.2015 - 21:18
0   0

LaLem demiş ki;
Selin cim aziz nesin le ilgili yine bende bir hata bulacağını biliyordum. Verdiğin bilgiler için hele o ilk yazdığı hikayeyle ilgili aktardığın anısı için teşekkürler. Ayrıca öyle “bu bölüm için yorum yazmıyacağım” demek yok. Bul buluştur birşey yaz ve maaşının hakkını ver. Maaşlarınız bende. Ben ortak bir hesap açtım, değerlendiriyorum merak etme. Öpücük yorumdan sonra // Berran dost, ben öbür sayfaya yazdığın son yorumunla la ilgili birşeyler yazdım ama yayınlanmayacak gördüğüm kadarıyla. Neyse şu kadarını söyliyeyim. Benim kimseyi linç etme isteğim yok. Bu yorumcuyla ilgili sorunlar hepimizin malumu. Zaten bu olayda da tamamen suçsuz değil. Beyza hanıma selini yazısını kopyaladı diye ayar vermesi ve onun adına içinde yabangülü geçen yorumu yazması bunu açıkça gösteriyor. Tabii selin cimin söylediklerini de unutmamak gerek. Neyse oldu bitti konu kapandı. ÜYO nun şiirini beğenmene sevindim ve bende seninkini beğendim . Kısakürek’i sana malum sebeplerden sevmem ama güzel şiirlerinin olduğunu ve buraya yazdığın ondan aldığın sözü beğendiğimi itiraf etmek zorundayım. Balkona çıkmak konusu bizde yoktu. Babam pencereden bakınca bile bize kızardı. Ama burada balkon sefası güzel oluyor. Dizi yorumun için teşekkürler. Çoğuna katılıyorum. Bence burada Velayet ve para davasını birbirine karıştırıyorlar ama ukalalık etmiyeyim fazla. Dediğin gibi Özkan’ın velayet işi yaş. Ama selin bu konuları mutlaka daha iyi biliyordur. Belki zamanla değinir. Metres ve muta nikah konusunda yazdıklarına da katılıyorum. Herkese güzel bir Pazar akşamı dilerim
17.05.2015 - 21:10
0   0

Daha Fazla Yorum
Yorum Yap

Dizinin Diğer Bölümleri
Yerli Diziler
Eski Diziler
Yabancı Diziler